bazalt küp taş

Geç Dönem Osmanlı Mimarisi

Güncelleme: 20 Nisan 2021 Kategori: Mimarlar ve hikayeleri
0 20 Nisan 2021
bazalt küp taş

Osmanlı İmparatorluğu çöküş döneminde siyasi açıdan güç kaybederken geç dönem Osmanlı mimarisi de bir o kadar gelişmeye başlamıştı. Sanayi devrimi sonrası zaman kaybettiğini ve birçok yenilikte geç fark eden imparatorluk batının gelişimlerini takip etme başlamıştı. Hatta bir dönem araştırma amacıyla Avrupa’ya gözlemciler bile gönderilmişti.

Bu gelişmelerin sonucunda mimari açıdan sosyal yapıya değer katan bir mimari gelişme süreci ortaya çıktı. Osmanlı mimarisi erken dönem, klasik dönem ve geç dönem mimarisi olarak üç dönemde anılır. Bu durum da son dönem yani değişim süreci geç dönem olarak adlandırılmaktadır.

Geç Dönem Osmanı Mimarisinin Temel Özellikleri

Geç dönem Osmanlı mimarisi temel özelliklerini batılılaşma hareketlerinden almıştır. Mimari yapıların ortak özelliği daha çok sosyal alanlar düşünülerek gerçekleşmesidir. Bunun yanı sıra özellikle İstanbul boğazında sıralanmış be Balyan kardeşler tarafından gelen Barok ve Rokoko mimari özelliklerinin benimsenmesi olmuştur ancak en belirgin özellik elbette sosyal düzenlemeleri içerir. Külliyeler, bahçeler, çeşmeler ve meydan düzenlemeleri bu dönemde yaygınlaşmıştır.

Dönemi içine alan bazı devirlerden de oldukça etkilenmiştir. Bunların içinde en önemlisi Lale Devri olarak gösterilmektedir. Bunun yanı sıra, Türk Barok ve Rokoko dönemi, Türk Ampir üslubu, Eklektik devir ve elbette Tanzimat dönemi yine geç dönem içine girmektedir. Osmanlı’nın çöküşünde mimari açıdan aslında bir zirve gerçekleşmiştir. Çok çeşitli mimari üslupların kabul edilmesi ise batılılaşma olarak görülmüş ve kimi çevrelerce oldukça tepki toplamıştır.

En Önemli Yapılar

İstanbul’u çevreleyen çok sayıda mimari yapı görülebilmektedir. Elbette bunların en başında muazzam mimarisiyle Dolmabahçe Sarayı en ön sırayı alacaktır. Boğazı süsleyen sarayların neredeyse tamamı geç dönem Osmanlı mimarisi başlığı altında yer almaktadır. Çırağan, Beylerbeyi Sarayları ve Yıldız ile Emirgan içerisinde yer alan köşkler de döneme aittir.

Bunlara ek olarak III. Ahmet çeşmesi, Tophane Çeşmesi gibi klasik mimariden gelen ve motif özellikleriyle halen ayakta duran eserler de oldukça dikkat çekici olarak görülmektedir. Oldukça zengin ve çekici motiflerle dolu olan dönem son derece ilgi çekicidir.

Ancak eserlerin çoğu özgün ve geleneksel yapıda değil, Avrupa’dan esinlenilen devşirme usulü olarak nitelendirebileceğimiz karma stillerden olmuştur.

 

Sultan Ahmed Camii

Çinileri açısından son derece önemli olan bu cami, 16.yüzyıldaki örneklere göre değişik renklerde üretilmektedir. Günümüzde renklerin solmasına rağmen etkileyiciliğini kaybetmemesi dikkat çekmiştir. Yüksek kaliteli ağır ağaç işçiliği ve Malakari denilen süslemeleriyle son derece özel bir yapıya sahiptir. Sedef ve fildişi kakmalarla dikkat çekiyordu.

Yeni Cami

1603 yılında yapılmaya başlanan ve 1663 yılında tamamlanan Yeni Cami, bugünün Eminönü’nde bulunmaktadır. Osmanlı’nın en uzun sürede camilerinden biridir ve şu anda restore halindedir. Dört yarım kubbeli bir cami olarak dikkat çekmektedir. Yine çini ve sedef süslemeleriyle dikkat çekmektedir. Külliye adı verilen yapılar topluluğununun merkezidir.

Nur-u Osmaniye Camii

Nur-u Osmaniye Camii Batılı üslupların belirgin bir hale geldiği yapılar arasındadır. Türk mimarisinde çok fazla kullanılmamakla birlikte, Barok tarzı da dikkat çekmektedir. Yapının dışında da Barok stilin ön plana çıktığı stiller göze çarpmaktadır. 18. yy Osmanlı mimarisi örneklerinden biri olarak dikkat çekmektedir.

Ortaköy Camii

19. yy’a geldiğimizde bütün heybetiyle ve lokasyonuyla Ortaköy Camii göze çarpar. Tek kubbeli ve saydam bir kubbe yapısı olduğundan içi her zaman aydınlıktır. Renkli taş minberler karakteristik bir forma sahiptir.

Neo Klasik Türk Üslubu

Ortaköy ve Dolmabahçe Camii gibi alanlardan sonra geç dönem Osmanlı mimarisi klasik mimari ürünü de ortaya çıktı. Ancak asıl tarz bu yapılardan sonra ortaya çıktı ve ulusal akım adı verilen bir kopyacılık söz konusudur. Son yıllardaki klasik Türk mimarisi genel olarak sit alanlarının korunması şeklinde uygulanmaktadır.

 
  • Beğenenler
Cevapla
Cevaplar yükleniyor..